2. Endoplazmik Retikulum
• Bu organel zardan kanalcıklar, kesecikler ve torbacıklar
topluluğudur. Bunlar, kendi aralarında bağlantılar kurarak
bir ağ meydana getirmişlerdir. Bütün hücrelerde
bulunurlar. Zar olarak, hücrede bulunan zarların yaklaşık
olarak yarısını teşkil ederler.
• Sitoplazmada, hücre zarına yakın bölgelerde daha az
bulunurlar.
• ER, çekirdeğin dış zarıyla birleşir ve çekirdek etrafı
(perinükleer) aralığa ve dolayısıyla da dış ortama açılır.
Böylece, dış ortamla bağlantı kurulur.
• Sayıları, hücrenin çeşidine ve işlevine göre değişir. İki
çeşit ER mevcuttur.
4. Endoplazmik Retikulum
• AGER: Granülsüzdür. Ribozomlara sahip olmamasıyla,
GER’den ayrılır. Çevredeki sitoplazmik matriksle aynı
boyandığı için, ancak elektron mikroskobu altında
görülebilirler. Bunmların membranları düzgündür ve
birbirleriyle irtibatı olan tübüler veya veziküler
elemanlardan oluşmuşlardır. Zar kalınlıkları, 6 – 7 nm,
lümen genişliğiyse 50 nm kadardır.
• AGER’in elemanları, sıklıkla glikojen parçacıkları,
mitokondriyonlar ve lipit damlacıklarıyla yakın ilişki
içindedir. AGER zarları, lipit ve karbonhidrat
metabolizması için gerekli olan enzimleri içerir. Özellikle
adrenal kortekste, korpus luteum ve testisin interstisyel
hücrelerinde belirgin şekilde AGER vardır, çünkü
buralarda yoğun şekilde steroid üretimi vardır.
5. Endoplazmik Retikulum
• Ayrıca, lipoproteinlerin lipit kısımlarını üreten enzimler, AGER
zarında yerleşiktir. Bu organel aynı zamanda metabolizma
tarafından oluşturulan zararlı bileşiklerin ve ilaçların zehirli yönlerinin
giderilmesinde yer alan seri reaksiyonlarda görevli enzimleri de
içerir.
• Karaciğer hücrelerinde, glikojenin oluşumunda ve depolanmasında,
kolesterol ve lipoprotein sentezinde ve detoksifikasyon olaylarında
ve ayrıca, bağırsak epiteli içindeki prizmatik emici hücrelerdeki
monogliserit ve yağ asitlerinden trigliseritlerin sentezlenmesi
işleminde rol alır.
• Midenin paryetal hücrelerinde, hidroklorik asidin oluşumuyla ilgilidir.
• Kas hücrelerinde, sarkoplazmik retikulum adını alır ve kalsiyum
iyonlarını depolar.
6. Granüler Endoplazmik Retikulum
• Işık mikroskobu altında, bazı hücre tiplerinde sitoplazma
içerisinde bazik boyalarla boyanmış olarak gözlenir.
Buralara, “ergositoplazma” denir. Bu bölgeler, elektron
mikroskobunda granüler endoplazmik retikulum (GER)
olarak tanımlanır.
• Retikulum sarnıç veya düzleşmiş kesecik, veziküller ve
tübüller şeklinde yapılara sahip olan ve zarla çevrili üç
boyutlu bir ağdır. Zarları 6 – 7 nm kadar olup, hücre
zarından daha incedir ve dış yüzeyine ribozomlar
yerleşmiştir.
• GER, olgun eritrositlerde ve bazı küçük lenfositlerde
bulunmaz. Bunun hücrelerdeki miktârı, protein senteziyle
ilgilidir.
7. Granüler Endoplazmik Retikulum
• Pankreastaki asiner hücrelerde, oldukça yaygın GER
bulunur.
• Hücreler bir tahribatla karşılaştıklarında veya ayırıcı
santrifüje tâbi tutulduklarında, GER parçalanır ve
mikrozomları oluşturur.
• Mikrozomlar, dış yüzeylerinde ribozomlar bulunan küçük
ve zarla çevrili küresel cisimciklerdir. Bunların lümeni,
GER’in salgı ürünlerini içerir.
• Biyokimyacılara göre mikrozomlar, protein sentez
kapasitesine sahip küçük, granüler endoplazmik
retikulum parçalarıdır.
• GER’in asıl işlevi, protein sentezidir. Aynı zamanda,
hücre organellerinin çoğunun lipit kısımlarının senteziyle
de ilgilidir.