2. Sosyal demokrasi; üzerinde bir çok tartışmayı
barındıran siyasal bir ideolojidir. Bunun nedeni ise
sosyal demokrasinin 19. yy’dan bu yana yaşadığı
evrimsel süreç ve özünde uzlaşmaya olanak tanıyan
nüvelerin bulunmasıdır.
Sosyal demokrasi temel çatışmasını marksist/sosyalist
sol ile yaşamaktadır. Bu ideoloji, eksikli ve sorunlu
yapısına rağmen 19.yy da sol olarak tanımlanabilecek
bir yapıda iken güncel pozisyonunu koruyamamış,
düzen içi güçler içerisinde değerlendirilen bir hat
boyunca sabitlenmiştir.
3. Sosyal demokrasi; geçirdiği dönüşüm sonucunda
devrimci olmayan bir çizgiye oturmuş ve kapitalist
düzen içerisinde revizyona, reforma, aşamalara dayalı
bir kurgu içerisinde düzen içi salınımlara devam
etmiştir.
Bu bağlamda; sosyal demokrasinin, marksizmin
öngördüğü gibi devrimci bir dönüşüm süreci (siyasal
ve toplumsal devrim) öngörmeden, bir dizi siyasi,
ekonomik ve konjonktürel reform yolu ile kapitalizmin
yontulabilmesini ve sorunların kapitalizm içi
çözümünün olanaklı olduğunu ileri sürmesi
kaçınılmazdır.
4. Sosyal demokrasi; bu reformlar silsilesinin sonucunda
barışçıl bir geçiş ile sosyalizmin inşa
edilebileceğini, burjuva demokratik devlet aygıtının ve
kurumlarının bu anlamda araç olarak
kullanılabileceğini ve bilimin yol gösterici
olabileceğini ileri sürmüştür. Buna 1800’lü yıllarda
İngiltere’de faaliyet gösteren Fabianizm akımı örnek
olarak gösterilebilir.
İdeolojinin bu öngörüsü şu şekilde de özetlenebilir.
Kapitalist yol içerisinde, emek eksenli manevralar ile
sosyal dönüşümler uç uca eklenir ve sosyalizm
kurumsal bir formasyon kazanır. Bu düşünce ise İkinci
Dünya Savaşı’na kadar olan bir yaklaşımı ifade eder.
5. Sosyal demokrasinin sonsal hedef olarak barındırdığı
ve barışçıl geçişi öngören sosyalizm iddiasının ise
tedricen sosyal refah devleti biçimi aldığı ve Soğuk
Savaş döneminde kapitalizm ile sosyal demokrasinin
dönemsel ihtiyaçlarının uyuştuğu açığa çıktı.
Bu noktada ise iktisadi reçeteler ve kapitalizm içi
düzenlemeler ile sosyal demokrasi, işçi sınıfı hareketi
ve sömürüsüz dünya idealine karşı, sınıf uzlaşmacılığı
ve refah devleti hayali taşıyan yeni kapitalist yollar
üretmeye başladı. Bu da komünistler ile sosyal
demokratlar arasındaki tüm bağı yıktı ve iki görüş
arasındaki çelişkiler daha da derinleşti.
6. Bu akımın en önemli temsilcileri
arasında ise Bernstein, F. Lassalle
ve K. Kautsky sayılabilir.
Marksizmi revize ve modernize
etme çabası güden ve bu anlamda
revizyonizmin babası sayılan ise
hiç kuşkusuz Eduard Bernstein’dır.
Bernstein’in tezleri günümüzde de
kısıtlı yenileme ve sığ onarmalar ile sosyal
demokrasinin temel dayanaklarını oluşturmaktadır.
7. Sonuç ve Toparlama
• Sosyal demokrasi hareketinin günümüzde devrimci
sol tutum ile organik hiç bir bağı kalmamıştır.
• Sosyal demokrasiyi kapitalizmin kendi dinamikleri
içine hapsolan ve burjuva demokrasisi içerisinde
çözüm yolları ve “sınırlı iyileştirmeler” arayan düzen
içi bir “kodifikasyon uğrağı” olarak tanımlamak
mümkündür.
• Sosyal demokrasi, sınıf uzlaşmacılığı ve reformistaşamacı yapısı nedeniyle, “deklase” kişi ve
kavramlar türetmeye uygun politikalar güder.
8. • Sosyal demokrasi; parlamenter seçimler, istihdam
politikalarında ve işgücü piyasalarında yenilemeler,
sosyal devlet anlayışının yerleşiklik kazanması,
ücretlerde artışa gidilmesi, işçilerin koşullarının
“görece” iyileştirilmesi, sendikal reformlar vb. anlık
ve dönemsel düzenlemeler ile kapitalizmden kopuşun
mümkün olduğunu açıklar.
• Yukarıdaki tezlerin gerçekliği bir dönem tartışma
konusu olmuşsa da şu an hem bunun mümkün
olmadığı hem de böyle bir modelin “denge politikası”
güttüğü açıkça görülmüş oldu. Bu anlamda da sosyal
demokrasi marksizmden doğan fakat “truva atı”
konumuna yerleşen bir siyasal aygıttır.
9. Okuma Önerileri;
1. Proletarya Diktatörlüğü, Karl Kautsky
2. Kapitalizm ve Sosyal Demokrasi, Adam Przeworski
3. Sosyalizmin Ön Koşulları ve Sosyal Demokrasinin
Görevleri, Eduard Bernstein
4. Siyaset, Andrew Heywood
5. Siyaset Bilimi Kavramlar, İdeolojiler, Disiplinler
Arası İlişkiler, Gökhan Atılgan ve Attila Aytekin